İnsanda Sindirim Sistemiİnsan, yaşamını sürdürebilmek için yağ, protein, karbonhidrat, su ve mineral gibi bazı maddelere ihtiyaç duyar. Bu maddeler, farklı besin grupları sayesinde vücuda alınır. Ancak bu maddeler, vücut için büyük moleküller şeklindedir ve çeşitli yollarla küçültülerek kana ve hücrelere geçişi sağlanır. Bu maddelerin ayrıştırılması işlemine sindirim denir ve bu olayı gerçekleştiren sisteme 'sindirim sistemi' adı verilir. Sindirim sistemi birçok bölümden oluşur: Sindirim Sistemi Bölümleri
Sindirime Yardımcı Olan Organlar
Sindirim İşlemi ve İnsan Vücudundaki RolüVücudumuzda yaşam belirtilerinin devam etmesi için organların çok iyi çalışması, hücrelerin yenilenmesi ve oluşması gereklidir. Bu süreçler için gerekli olan tüm ana maddeler çeşitli besinlerden sağlanır. Ancak tüketilen her besin, örneğin ekmek, et, meyve veya sebzeler, gerekli olan ana maddelere ayrılmalıdır ve vücut için yararlı bir hale gelmelidir. Bu süreç, sindirim ile gerçekleştirilir. Yeni doğan 3-3.5 kg ağırlığındaki bir bebeğin 18-20 yıl sonra 175 cm boyunda ve 70-75 kg ağırlığında bir yetişkin olmasına yardımcı olan, tüketilen gıdaların sindirilmesidir. Bu büyüme ve gelişimin kaynağı, bebeğin tükettiği gıdaların içindeki maddelerin zamanla vücutta birikmesidir. Biriken bu gıdalar, yaşamsal olarak gerekli enerjiyi sağlar. Diğer bir kısmı ise vücutta birikerek kemiği ve eti oluşturur. İşe yaramayan kısım ise dışarı atılır. Sindirim sistemi, dünyanın en ileri derecede işleyen rafineri sistemlerinden üstündür. Bu sistem, tüketilen besinleri hammaddelerine göre ayırır ve bu hammaddeler işlenmek üzere vücudun belli bölgelerine gönderilir. Öğütülen maddelerin içerikleri birbirlerinden oldukça farklıdır ve meydana gelen yeni maddeler de yine birbirlerinden oldukça farklıdır. Sindirim sisteminin çalışma prensipleri, petrol rafinelerinin işlevlerine benzetilebilir. Hammaddeler nasıl ki birçok değişik işlemlerden geçirilerek çeşitli ürünler olarak karşımıza çıkıyorsa, vücuda giren gıdalar da sindirim işleminden geçerek birçok farklı maddeye dönüşürler. Rafineri Girişi: AğızHerhangi bir türdeki besinin ağıza alınmasıyla birlikte sindirim sistemi uyarılarak harekete geçer ve ilk olarak ağıza alınan besinler dişler tarafından öğütülerek parçalanır. Dişler, bu işlemi gerçekleştirmek için özel olarak dizayn edilmiştir. Vücutta bulunan sert içerikli organik madde olan dişler, diş minesi ile kaplıdır ve kimyasal maddelere karşı oldukça dayanıklıdır. Her dişin kendine özgü işlevleri vardır. Örneğin, ön dişler kesici vazife görür ve yiyeceği koparır. Azı dişler gıdaları öğütecek biçimde tasarlanmıştır. Köpek dişleri ise sivridir ve gıdaları parçalama görevi üstlenmiştir. Özel Sindirim Sıvısı: TükürükGıdalar bir yandan dişler tarafından parçalanırken bir taraftan da kimyasal saldırıya maruz kalırlar. Bu saldırıyı sağlayan tükürük sıvısıdır. Günlük yaşamda, kişiler bu sıvının farkına varmazlar ve miktarını, salgılanıp salgılanmadığını, azlığını veya çokluğunu genellikle düşünmezler. Görünüşte basit bir salgılama olarak düşünülen tükürük, aslında birçok farklı kimyasal madde içeren nitelikli bir karışımdır. Bu özel sıvı, ilk olarak gıdalardaki tadın alınmasını sağlar. Gıdaların içeriklerinde yer alan tat oluşturan moleküller, tükürük salgısı içinde çözülerek dilin üst kısmında yer alan tat alıcı sinir uçlarıyla buluşurlar. Böylelikle tüketilen gıdaların tadı alınabilir. Dilin Sindirimde Üstlendiği RolMekanik olarak öğütmede dilin önemli bir işlevi vardır. Hassas bir tat alma yetisi olan dil, besinlerin ağızda çevrilerek boğazdan geçişinde yardımcı olur. Dilin üst tabakasında ve yanlarında bulunan tat tomurcukları, ekşiye, tatlıya, tuzluya ve acıya duyarlı 10.000'e yakın tat alma noktasına sahiptir. Bu nedenle tat tomurcukları, tüketilen onlarca farklı gıdanın tat özelliklerini birbirine karıştırmadan algılamayı sağlar. Sindirimin İkinci Aşaması: Yemek BorusuBesinler, yemek borusundan ilerleyerek gerçek sindirimin başlayacağı mideye inerler. Yemek borusunda hiçbir sindirim işlemi gerçekleşmez. Gıdalar yutulduktan sonra, boynun arka tarafında bulunan düz kasların gıdayı yemek borusuna itmesiyle beraber hareketli ve hızlı bir yolculuk gerçekleşir. Gıdaların 25 cm boyundaki yemek borusundan geçmesi sadece 12 saniye kadar sürer. Yemek borusundan ilerleyen gıdalar mideye doğru ilerlemeye başlarlar. Gıdaların sindirim kanalındaki hareketlerini sağlayan peristalsis adı verilen ritmik kas kasılmalarıdır. Sindirim Sisteminde Midenin GörevleriMidede her detay için önemli bir tasarım bulunur. Besinler, midenin üst kısmında yer alan "mide ağzı" veya "kardia" adı verilen dar bir aralıktan geçerek mideye ulaşır. Mideyi yemek kanalına bağlayan bu dar aralıktaki büzülen kaslar, kapak vazifesi yaparak midede tam olarak sindirilmemiş gıdaların yemek borusuna yeniden dönmesini engeller. Ardından midenin üst kısmına geçen gıdalar, burada mide sıvısı veya mide özsuyuyla karşılaştıktan sonra midenin geniş kısmına doğru ilerler ve "gövde" adı verilen bu bölüm, keskin bir eğim oluşturur ve midenin yatay kısmını oluşturur. Midenin alt ucunda yer alan kaslı bir geçit de kapak görevi yaparak yarı sindirilmiş gıdaların mideden geçerek ince bağırsaklara ulaşmasını düzenler. Midede üç tabaka halinde bulunan kuvvetli mide kaslarının dalgalanması ve hareketleri, besinlerin çalkalanıp, ezilip, sıkışarak ufak parçalar şeklinde öğütülmesi sonucu "kimus" adı verilen yarı sıvı bir karışımın oluşmasını sağlar. Sindirim Sisteminin Son YolculuğuTüketilen tüm gıdaların sindirimi ince bağırsaklarda sona erer. Fakat sindirimdeki son durum, sindirilen ürünlerin vücutta bulunan gerekli yerlere ulaşması için emilmesidir. İnce bağırsağın içeriği emilim için oldukça uygundur ve iç yüzeyinde mikroskobik pompalar yer alır. Bu pompalar, vücut için gerekli emici hücrelerdir. İnce bağırsaklarda sindirilen besinler önce parçalanarak karışım şekline getirilir. Ardından bu karışım, bağırsağın içinde herhangi bir boşluk kalmayacak şekilde ince bir tabaka halinde yayılır. Bu nedenle hücreler, gıdaların içindeki tüm yararlı besinleri kolaylıkla emerler. |
Sindirim sırasında bir gıdanın tadını tam olarak alamıyorsam, bu tükürük bezlerimin yeterince tükürük üretmemesinden kaynaklanabilir mi?
Cevap yazMerhaba Kardelen,
Evet, bu oldukça mümkün. Tükürük bezlerinin yeterince tükürük üretmemesi, yiyeceklerin tam olarak parçalanmasını ve tat alma tomurcuklarının yiyeceklerle yeterince temas etmesini engelleyebilir. Bu da tad alma duyusunda azalmaya neden olabilir. Bir doktor ya da diş hekimine danışarak bu durumu inceletebilirsin. Sağlıklı günler dilerim!